"İSTANBUL SONATI" VE "MAYIS FALI" İMZA GÜNÜ
Yazar
Nükhet Eren 2010 yılında yayımladığı ilk öykü kitabı Saflık Örtüsü’nden üç yıl sonra bu kez iki yeni kitapla çıkıyor
okuyucu karşısına. Geçtiğimiz ay Replika Yayıncılık’tan yayımlanan ve yazınsal
serüvenine farklı edebi türlerle devam eden Eren’in ilk romanı İstanbul Sonatı çok katmanlı yapısıyla;
ilk şiir kitabı Mayıs Falı ise
tematik zenginliğiyle dikkat çekiyor.
POSTMODERN BİR ANLATI: "İSTANBUL SONATI"
Umberto
Eco’nun ‘kapalı’ diye tabir edilen metinlerin, sanılanın aksine gerçekte ‘açık
metinler’ olduğunu vurgulaması gibi, İstanbul
Sonatı’nda da benzer bir durumla karşılaşacak okuyucular. Çünkü romanın
anakarakteri Hüma’nın yaşadıklarını, “zaman-mekân birliği” olmadan, metinlerarası
göndermeleri ve olay örgüsünün döngüsel akışıyla okurken, parçaları
birleştirmek de onlara düşecek. İstanbul’un sokakları ve kentin tarihi dokusunu
Hüma’yla birlikte adım adım gezerlerken, dışarıdan bakan bir ‘göz’ de roman
boyunca kendilerine eşlik edecek.
Beş
bölümden oluşan İstanbul Sonatı
“Göz”le başlıyor ve “Yel değirmeni”, “Hüsn ü Aşk”, “Koreyçer Sonat” ve
“Boğaziçi” bölümleriyle tamamlanıyor.
Eşinden
ayrı yaşayan, modern bir kadın olan Hüma’nın, geleneksel yapı karşısındaki
hayal kırıklıkları, umutları ve aşklarını, bir ‘İstanbul sonatı’nı dinler gibi
büyük bir keyifle okuyacaksınız.
SIRADIŞI ŞİİRLER: "MAYIS FALI"
Yazar
Nükhet Eren’in İstanbul Sonatı’yla
aynı anda yayımlanan bir diğer kitabı ise şiirlerinden oluşuyor. Mayıs Falı yazarın ilk şiir kitabı ve üç
bölüme ayrılmış: “Kutsal Kâse”, “Sarı Hikâye” ve “Mayıs Falı”...
Günümüz
şiir anlayışından oldukça farklı bir yapıya sahip Mayıs Falı’ndaki şiirler. Nükhet Eren’in dize kurgusu, söyleyiş
biçimi o kadar farklı ki, alışılagelen şiirlerin çok dışında duruyor. Bu da
Eren’i, şiir dünyasında apayrı bir yere taşıyor.
Mayıs Falı’ndaki şiirlerin
biçimsel yapısı, konu ve tema zenginliği, onu şimdiden, okunması gereken başucu
kitaplarımız arasına sokacak gibi görünüyor.